İleri Dönüşüm Kutusu – Güven Borça

Kitap notlarına kaldığım yerden devam ediyorum. Mayıs 2010 tarihinde yayınlanan “İleri Dönüşüm Kutusu’nun yazarı, marka danışmanı Güven Borça, kendi ifadesiyle şöyle diyor: “Türkiye’nin önünü açacak yeni fikirleri, vizyoner kadroların kullanımı için tasarladığım İleri Dönüşüm Kutusu’na attık.” Farklı alanlarda ilginç fikirler, ki bazıları çok ütopik olmasına karşın kişinin zihinsel dünyasını derinden etkilediğini söyleyebilirim.

2008’de ortaya çıkan küresel kriz ile kitabın açılışı yapılıyor. Yapısal bir kriz olduğundan etkilerinin uzun süreceği ve dünya ekonomisiyle ilgili orta vadeli beklentilerini Borça, olumsuz olarak belirtiyor.

Kitaptan aldığım notlar ve görüşlerim şöyle:

* Arz geometrik bir hızla artarak, talebi çok aştı. Dolayısıyla talep yaratma (yani reklam ve pazarlama) ayrı bir sektör olarak ortaya çıktı ve kısa süre içinde diğer bütün sektörlerden daha hızla gelişerek önemli bir büyüklüğe ulaştı.

* Ülkenin yapması gereken kritik tespit şudur: Sanayi çağı bitmiştir. “Fabrika açalım, işsizlere iş bulalım” anlayışı yıkılmalıdır. Sanayi değil, pazarlama aklına ihtiyacımız var. Sanayici, İtalyan’a makarna satmayı hedefler. Bunun için de yapabileceği tek şey fiyat kırmak. Yani hamallık.

* Üretmek kutsal da tüketmek ayıpsa, malları nerede stoklayacağız, kimse satacağız?

* Memleketin petrolü yok. Oturup eşek gibi çalışmak dışında şansımız yok.

* Markalaştıracak çok değer var elimizde. Örneğin; Türk Hamamı, Türk Mutfağı, Türk Kahvaltısı vs. (diğer önerileri kitapta bulabilirsiniz.)* Ülkemiz aydınlarının gözü batıda… Batının çamaşırlarını yıkamak, doğuya patronluk etmekten daha onurlu geliyor. Tanzimattan itibaren giderek artan bu eziklik duygusu Osmanlı’nın yıkılması ile doruğa çıkmış ve günümüzde de maalesef etkilerini sürdürmektedir.

* Sağlık ile lezzeti birleştirebilen her ürünün büyük gelişme potansiyeli var dünyada. Çay, dünyada sağlıklı beslenme rejimine giren önemli bir ürün. Ülkemizde Türk çayı markası üzerine kimse çalışmıyor. Girişimcilere duyurulur. 🙂

* Her büyük pramidin yapımında 300.000’den fazla insan 20 yıl boyunca çalışıyor. İşin temel nedeni, boş oturup arıza çıkarma potansiyeli taşıyan yüz binlerce insana bir asır boyunca iş yaratmaktır. Günümüzde diktatör ile yönetilen ülkelerin yanında özellikle silahlı kuvvetlerde bu sistem kullanıyor… “Asker’i bir an bile boş bırakmamak” anlayışı gereği tuvalet nöbetleri de dahil insan aklının kabul etmeyeceği uygulamalar askerlere yaptırılmaktadır.

* Günümüzün iş gerçeği, “düşük kar-yüksek hacim.” Wal-Mart iş modeli, bu gerçeği en iyi yansıtanlardan biri.

* İlk çağlarda doğal kaynaklara, madenlere sahip olmak önemliydi. Orta çağda tarım arazilerine, geçmiş yüzyılda fabrikalara. Her dönemde ise ticaret yollarına… Ülke olarak iki önceliğimiz ortaya çıkıyor: Birincisi temiz veya “kirli” yeni enerji kaynakları, ikincisi ise ticaret yolları.

* Dünya tüketiminin %65’ini kadınlar yapıyorlar. Şayet Kadınlar kadın gibi olmasa idi şuan %20 daha fakirdik. 🙂

* Toplam gelir vergisi tahsilatımız akaryakıt ve sigaradan alınan vergiye eşit.

* Mevcut zihniyet, kentleri yaşayan yerler olarak değil de bir yerden bir yere gidilen yeler olarak tanımlar. O yüzden kentleri otomobil trafiğine göre organize ederler. Dünyada şuan 10 binden fazla “destinasyon” markalaşmak için bir şeyler yapıyor. Ülkeler, şehirler, kasabalar, tarihi ve doğal merkezler. Ülkenin ileri çıkan illeri, pazarlama bakış açısıyla dizayn edilmeli.

* Hayatın en temel gerçeği ölüm, en önemli arayışı da ölümsüzlüktür. O yüzden öbür dünyada huzuru ve bu dünyada “ölümsüzlüğü” getirecek şeylerin peşinde koşmak, ünlü olmak, eser üretmek, iz bırakmak, iyi yaşamak, farkını göstermek tüm insanların gizli ya da açık önem verdiği bir şeydir.

Tarihin farklı dönemlerinde insanoğlunun temel motivasyonundaki değişimlere bakalım.

Eski Yunan’da “kendini bil” öğüdü (insanın içindeki özü tanımlama ihtiyacı),

Yeni Çağ’da Shakespare’nin “kendine karşı doğru ol” nasihati,

20. yüzyılda Maslow’un “kendini gerçekleştirme” hali,

21. yüzyılın belirleyici trendi olarak “ kendini tasarla” anlayışı ortaya çıkıyor. Değişik alanlarda bu motivi kullanarak hedef kitlenin ihtiyacını tam 12’den vurabilirsiniz. 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir