Geleneksel örgütler komuta otoritesine, enformasyon temelli örgütler ise sorumluluk anlayışına dayanıyor. Yirminci yüzyılın ortalarına kadar yönetim düşüncesine “merkeziyetçilik” hâkimdi. Tepedekiler kafayı, aşağıdakiler kol ve bacakları temsil ediyordu. Akıllı merkez kararları verecek, aklı olmayan çevre de verilen emirleri uygulayacaktı. Bunun ekonomik örgütlerdeki tecessümü Taylorizm-Fordizm diye nitelendirilen katı yönetim anlayışları oldu. Taylorizm ekolünün ana prensiplerinden biri şuydu: “Çalışanın bir işin gerektirdiği kurallara uyması için tecrübeli çalışanlar kullanılmalıdır ve aksi şekilde davranan çalışanlar ceza görmelidir.” Yüzyılın ikinci yarısında ise bu merkeziyetçi paradigmadan uzaklaşıldı.
Günümüz enformasyon temelli örgütler, en alt düzeyden en üst düzey yönetime kadar tüm örgütü kapsayan bir sorumluluk anlayışı gerektiriyor. Bu akış, aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya doğru dairesel bir yol izliyor. Bu sistemde birey ve birimlerden her biri sorumluluğu üstlenirse işletmelerde hızlı kararlar ve çabuk yanıtlar alınabilir. Bu da ancak paylaşılan değerler ve karşılıklı saygının olduğu durumlarda gerçekleşebilir.
Başarı için kritik faktör, sorumluluk üstlenmektir. Mühim olan mevki sahip olmak değil, sorumluluk sahibi olmaktır. Sorumluluk üzerine odaklananlar kendilerine daha geniş bir açıdan bakabilirler.